ANKARA'DA YEME İÇME VE SUNUM EŞİTTİR FİYAT

blog yazısı ekle !

ANKARA'DA YEME İÇME VE SUNUM EŞİTTİR FİYAT

Yeme içme alışkanlığı artık temel ihtiyaçlardır ama günümüzde temel ihtiyaçları rekabet dolayısı ile öylesine farklı bir konuma getirdiler ki meyveyi alevli, makarnayı alfredo fettucini olarak yediğimiz günlere geldik. Anamızın evde yaptığı makarnaya burun kıvırırken sokak da suyun içinde yüzen noodlar için dünya para ödemeyi göze aldık.


Limonatayı annemiz yapınca yada marketten alınca 2 TL, mekanda içince en uygun fiyata 8 TL ye içer olduk. Aslında baktığınızda mantıksız gibi görünse de günlük yaşantımız içerisinde limonataya 8 TL ödemek bizi ve havamızı değiştiriyor. Neden ? Çünkü farklı ortamlar ve size hizmet ederek, nezaketli bir biçimde gelen limonata ve sunumu ile sizi özel hissettiren limonataya ödüyorsunuz 8 TLyi. Günlük ve yorucu hayatımızda o kadar fazla sıradanlaşıyoruz ki bazen ihtiyacımız olan özel hissetme isteğimizi yakınlarımızdan yada sevdiklerimizden dahi göremez bir hayat yaşamaya başlıyoruz.

İşte tam da bu noktada imdadımıza kafeler ve restoranlar yetişiyor. Sana senin özel olduğunu hissettiren ilginç bardaklarda, ilginç sunumlar ile göz dolduruyor, sana kendini iyi hissettiriyor. Modunun en düşük olduğu anları düşün bazen böyle yataktan çıkacak halin yoktur ama bir şekilde kendini sokağa atıyorsun sonra bir kafeye giriyor ve sunumu ile senin modunu yükseltecek bir şeyler bakmaya başlıyorsun. Aç değilsin ne de olsa modun düşük yeme içmeyle uğraşmak istemesen de en azından bir türk kahvesi içeyim de hem kendime geleyim hem de ortam şenlensin diyorsun.

Hayat Bir Sahne

Ümitköy

devamını oku... Adres: Mutlukent Mahallesi Mutluköy Sitesi 1946 Sokak No:16 Ümitköy-Ankara

Assos Meyhane

Bahçelievler

devamını oku... Adres: Yukarı Bahçelievler Mahallesi, Aşkabat Caddesi No:46/8 Bahçelievler-Ankara

Rakıcı

GOP

devamını oku... Adres: Nenehatun Caddesi No:60-B GOP-Ankara

Safie Meyhane

Kızılay

1950 yılından beri restorantçılık ile uğraşan babamızın ilk olarak 1975 yılında Ankara Demirtepe Dostlar Lokantası ile başlayan serüvenini 1987 yılında kapadokya bölgesinde açmış olduğu Ürgüp Ocakbaşı Restorantı ile devam ettirmiş 2019 yılı Şubat ayında Ankara Kızılay bölgesinde açtığımız yeni mekanımız safie meyhane ile sürdürmekteyiz.

Meyhanemiz de şık ama mütevazi dekorasyonumuz ile gözünüze hitap ederken nefis ve soğuk taze mezelerimiz, tavuk ve et ürünlerimiz, değişik ara sıcaklarımız, tereyağlı yaprak ciğerimiz ve ikramlarımız ile damak tadınıza hitap etmekteyiz.
devamını oku...
Adres: Kocatepe Mahallesi İnkılap Sokak No:29/A Kızılay Ankara

Mardin Konağı

Çankaya

devamını oku... Adres: Birlik Mah. 448. Cad. No: 10/A Çankaya-ANKARA

Fiz Meyhane

Ümitköy

devamını oku... Adres: Mutlukent Mahallesi 1946. Sokak No:3 Ümitköy-Ankara

Şilingir Meyhane

Kavaklıdere

devamını oku... Adres: Remzi Oğur Arık Mahallesi Paris Caddesi 49/A Kavaklıdere-Ankara

Safie Meyhane Roof Çankaya

Çankaya

devamını oku... Adres: Çankaya Mahallesi Cinnah Caddesi Nergis Sokak No:11 Çankaya-Ankara

Marco Pascha Çayyolu

Çayyolu

Doğum tarihi bilinmeyen Marko Paşa 1888 yılında vefat etti. Asıl adı Marko Apostolidis olan bu Osmanlı Hekimi Rum asıllı idi. İlk ve orta öğrenimini Yunanistan'ın meyve bahçeleri ve bağları ile ünlü Syros Adası'nda yaptı. Daha sonra ailesi ile birlikte gittiği İstanbul'da Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane'yi (Askeri Tıp Akademisi) bitirdi. Mezun olduğu yıl, cerrahi kliniği şefliğine atandı. İyi bir hekim olarak kısa sürede ün kazandı ve mirlivarlığa (Osmanlılar'da Sancak Beyleri'ne verilen Paşalık Rütbesi) yükseltilen ilk hekim oldu. 1861'de Sultan Abdülaziz'in hekimbaşılığına atandı. 1871'de Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane Nazırlığı'na atandı. 1878'de, 2'nci Abdülhamit döneminde Meclis-i Ayan (Senato) üyeliğine getirildi. Kırımlı Aziz Bey ile birlikte Hilal-i Ahmer Cemiyeti'nin (Türkiye Kızılay Derneği) kurulmasına katkıda bulundu.

Marko Paşa çok sabırlı bir hekimdi. Hastalarını uzun uzun sabırla dinler, dertlerine tıbbi yönden yardımcı olmakla birlikte, onlara manevi huzur ve rahatlık vermeye de özen gösterirdi.

Marko Paşa'nın bu ünü halk arasında iyice yayıldı ve zamanla, yakınmayı dinleyecek kimsenin olmadığını vurgulamak için söylenen "Derdini Marko Paşa'ya Anlat" deyimi ortaya çıktı.
devamını oku...
Adres: Koru Mahallesi 2432. Cadde 200/D Çayyolu-Ankara


Türk Kahvesi Kayıkta Mehtabı İzlerken


Kısa bir süre sonra kahven masaya geliyor ve en özel minyatür tepsilerde en güzel lokumluklar ile en güzel fincanlarda sere yeni gelin gibi sana bakıyor. Şimdi bak Allah aşkına bu seni nasıl mutlu etmesin. İçmeye kıyamaz insan bu kahveyi, tadına doyulmaz ama fotoğrafını çekip storye atmadan da olmaz şimdi emeğe saygı ilk kural :)

Hayır bu olayı abartan işletmeler de yok değil, öyle ki minyatür şeklinde kayılar da kahve sunumu gördü bu gözler. Nasıl ya ? dediğinizi duyar gibiyim hatta bir süre sonra ben bu kayıklıı kahveyi paylaşan birilerini gördüm yazık benden sonrada az şaşıran olmamış duruma :) Kafe ve restoranlar artık öylesine farklı sunumlar ile akılda kalmak istiyorlar ki durumu yanlış anlayan ve abartan abi ve ablalarımız da yokta değil. Yani sanki kayıkta mehtabı izlemeye çıkan garibim türk kahvesi senin masanda ve senin önünde bulmuş kendini garibim. İnsan vicdan azabından içemez ya o kahveyi.

Ankara 'da bir kafede böyle bir şey görmeniz pek olası değil ödediğin bedele göre sunuma özen de artıyor. Şimdi 2 TL' ye kahvehanede içilen türk kahvesi sunumu ile 10 TL'ye şık bir yerde önüne gelen türk kahvesi sunumu bir olmaz. Hele birde bir kahvecide içiyorsan adamlar işin ehli olduğundan tadını zaten tutturmuş artık sunumu ile göz dolduruyor.

Yansın Meyveler Bu Gece


Birde özellikle Ankara gece hayatında bazı mekanlarda alevli meyveler hala masaları süslüyor. Yani yedik içtik mis gibi canlı müzikteyiz ama bütün masalar ile aynımı kalalım şimdi vallahi olmaz. Hemen garsonu getirin bana " paşam bize şöyle ortaya güzel bir meyve tabağı getir, alevli malevli gımıl gımıl olsun gardaşım " yani diyor ki zenginim param var, masalar hep aynı sen bana ilgi çekici bir şeyler yap ben seni sende beni unutama :)


Neyse şaka bir yana yeme içme konusunda Ankara mekanları kadar başarılı ve özenli pek fazla yer yoktur. Her yeme içme mekanı kendi konseptine ve menüsüne uygun en güzel sunumlar ile hem rakiplerini eler hem de senin gönlünde taht kurar.

Ankara'da Yeme İçme Alışkanlıkları


Yeme içme mekanları diyince en uygun fiyatlı yerlere dahi gitseniz inanın sunumundan asla ödün vermez. Bazen önünüze gelen bir kebap olabilir ama o kebap öyle bir gelir ki sen padişahsın da önünde dört dönen kendini sana hizmet etmeye adamış hizmetçilerin ve raks ortamında gibisin. Hatta kebaba bakarsın kendinde utanırsın "bu kebabın karşısına ben nasıl böyle çıktım, bilsem en janti kıyafetlerimi giyerdim "dersin. Önüne gelen kebap senden daha süslü.

Ankara Sokaklarına Çıkalım Da Havamız Değişsin


Şimdi Gerçekçi olalım ki dışarıda bir yemeğe o denli para ödüyorsak hem gözümüze hem midemize hem de damağımıza hitap edecek arkadaş sonuçta 1 kg et fiyatına 1 porsiyon kebap yiyorsun. Bunun hakkı da tabi ki görsellikle önümüze gelmesi, lezzeti ile damağı şenlendirecek, ek olarak yanındaki sunumlar ile de midemi doyuracak özellikte olmalı bu bir gerçek.

Ankara'da gece olsun, gündüz olsun günün hangi saatinde hangi mekana giderseniz gidin o özenli sunumlarda çayınızı içerken yada yemeğinizi yerken size kendinizi özel hissettirmeli öyle ki dışarı çıkayım havam değişsin sözünün hakkını vermeli sana her damlasına kadar.

Evine döndüğünde havan değişmeli, modun resetlenmeli, aynaya baktığında kendini daha iyi hissetmelisin. Mutluluk küçük şeylerde yok diyenlere en güzel örnek aslında bunlardır. Canın sıkıldığında gittiğin bir canlı müzik mekanı hem sazı ve sözüyle hem de sana olan izzet ve ikramı ile senin modunu değiştirir.

Bazen de bir akşam yemeğine çıktığında evde de yapabileceğin bir menüyü dışarıda yediğinde modunun ne denli değiştiğini hissedebilirsin. Farklı ortamlar, farklı tatlar denemeyi seviyor olabilirsin. Belki de sadece böyle bir durum bile seni mutlu etmeye yetecektir. Şimdi sıkıldıysan sokağa çık ve akşam yemeğini Ankara'nın en iyi mekanlarından birini seçerek ye ve değişen havan ile evine dön.

Ankara'da Ne Yesek, Ne İçsek ?


Ankara'da ne yenir, ne içilir? Ankara'da kara simit yenir yanına ya ayran alırsın yada çay ve peynir. Sokak da seyyar satan simitçide olur, bir simitçi kafede. Kahvaltı istersen bir serpme kahvaltı mutlaka yemelisin. Beypazarı'ndan geçiyorsa yolun mutlaka höşmerim ve 80 kat baklava yemeli öncesinde de mutlaka kiremit köftesini yemelisin. Beypazarı kurusunu da yemeden sakın dönmeyin mesela tereyağlı kurunun yanında tavşan kanı bir de çay varsa tadına doyum olmaz.

Beypazarı'na kadar gitmişken unutmayın mutlaka ama mutlaka havuç ve nar suyu içmelisiniz. Yol üzerinde Ayaş'tan geçerken yol kenarı satıcılarından Ayaş domates turşu ve salça almayı sakın unutmayın.

Çubuk tarafının turşusu da ayrı bir ün kazanmıştır. Belki hayatınız boyunca tadacağınız en güzel turşular Çubuk tarafındadır. Ankara'nın Çubuk ilçesine gittiğinizde sıra sıra en aklınıza gelmeyecek şeylerin bile turşusunu görebilir ve yiyebilirsiniz. Ankara'da ne yiyeceğini bilmiyorsan mutlaka yaprak döner yemelisin en güzel döner mekanları için aşağıdaki linke bir göz atabilirsiniz.

Ankara'nın Gölbaşı ilçesinde de yine isminden de anlaşıldığı üzere göl kenarında mutlaka bir balık restoranında mevsim balığı yemelisiniz. Tadına doyum olmayan lezzeti ve görsel şöleni ile yine sizi hemen etkisi altına alacaktır. Ankara tavanın en önemli özelliği kuzu etinden yapılıyor olmasıdır. Yaklaşık 1.5 saat haşlanması da en önemli özelliklerinden biridir.

Ayrıca Ankara'da yemeniz gereken Ankara Tava var ki tadına doyum olmayan ve görsel bir şenlik havasında şehriye, et ve sebzeler ile yapılan bir yemektir. Yine Ankara'nın yöresel yemeklerinden olan yemlik cacığı, entekke böreği, kuru köfte, inceğiz çorbası, Beypazarı güveci, öllüğün körü, tamdak tiridi, efelek sarması, bazlama kebabı gibi yemeklerin yanı sıra şibit tatlısı da mutlaka yemeniz gereken tatlardandır.

Saydığımız tatlar sadece bir kaçı bunlar gibi daha bir çok farklı tatlar ve lezzetler ile dolu geniş bir kültürel mutfağa sahiptir. Ayrıca Atatürk Orman Çiftliği'nde de mutlaka sınırlı sayıda üretilen Ankara balının da tadına bakmadan gitmemelisiniz.

Ankara'nın yöresel yemeklerini tatmadan gitmeyin yada ölmeyin derim.